Akciğer grafisi

Akciğer grafisi

01.11.2022

Akciğer grafisi nedir?

Akciğer grafisi herhangi bir hazırlık gerektirmeden, görüntü kalitesini bozabilecek bir kısım kıyafet, takı, aksesuar vb gibi materyallerin uzaklaştırılarak, temizliği uygun şekilde sağlanan dedektör dediğimiz görüntü algılayıcıya uygun pozisyonda temas edilerek çok kısa süre derin nefes tutularak ve düşük dozda radyasyon ile ayakta çekilen röntgen grafileridir. Bu aşamadan sonra oluşacak görüntü dijital ortama taşınmakta, gerekli yazılımlar ile işlenmekte ve değerlendirilmektedir.

Akciğer grafisi hangi yapıları kapsar?

Grafi sadece akciğeri değil tüm gögüs kafesini de içerdiğinden görüntü alanına giren göğüs kafesinde yer alan kalp ve ana damarlar, kemik yapılar (kaburgalar, sternum, omuz eklemleri ve çevresi, boyun, sırt ve bel omururları), diyaframlar, boyun yapılarının alt kesimleri, karın içi yapıların üst kesimleri de değerlendirilebilinmektedir.

Akciğer grafisinde ne kadar radyasyon alırım?

Günümüzde modern tıbbi cihazlar, yazılım desteği, dedektör sistemleri ve eğitimli personeller ile en az radyasyon dozu ile en fazla bilgiyi, en kaliteli görüntüyü alabilmekteyiz.

Bu nedenler ile alınan doz miktarı belirgin azaltılmış olup yaklaşık olarak tek yön çekilen bir akciğer grafisi ile maruz kalınan radyasyon dozu (0.02 mSv), 6 saatlik bir uçak yolculuğunda maruz kalınan radyasyonun (0.04 mSv) yarısı kadardır. Kişinin yıllık kabul edilebilir alabileceği doz “Radyasyon Güvenliği Yönetmeliği (Değişik:RG-29/9/2004-25598) Toplum üyesi kişiler için etkin doz yılda 1 mSv'i geçemez” olarak belirtilmiştir. Tabi ki hamilelik ve şüphesi durumunda tetkiki ertelemek gerekmektedir.

Akciğer grafisi neden çektirmeliyim?

Kanun ile belirlenen kurallar gereği işe başlarken ve yıllık taramalarda “Akciğer grafisi” çekilmesi gerekmektedir.

Akciğer grafisi hangi hastalıkları gösterir?

Covid pandemisi bize akciğerin önemini, yerine konulamazlığını ve ne kadar yaşamsal olduğunu gösterdi. Kaldı ki pandemi sonrası akciğelerde bir kısmı kalıcı hatta ilerleyici doku kaybını tespit etmemiz kaygıları ve hassasiyeti artırdı.

Akciğer dokusu yaş alınca vücudumuzdaki her doku gibi yıpranmakta; ne yazık ki diğer bir çok organ gibi hasar yapıcının süresi, şiddeti, miktarı ile orantılı olmakla birlikte yerine konulamayacak hasar ve doku kaybı geliştiği zamana kadar bulgu-belirti vermeyebildiğinden sorunu tespit etmekte zorluklar yaşanmakta, geç kalınmaktadır. Bu durumda tedavi protokolleri kısıtlı kalmakta ve ne yazık ki “Akciğer Nakli” günümüzde ihtiyacı karşılayamamaktadır.

Akciğer grafisi çektirmek kanuni gereklilikler dışında tabi ki bir zorunluluk değil ama günümüz teknik-donanım-tecrübe birikimi ile ilerde kişisel ve toplumsal sorun çıkarabilecek doğumsal ve kazanılmış bir çok hastalığın tanısını koymakta yardımcıdır. Modern tıbbin uygun tavsiye, tedavi protokolleri ile mevcut durumun kötüye gitmesi engellenerek en azından stabil kalmasını sağlamak, yaşam konforunun ileri yaşlarda da devam etmesi açısından önem taşımaktadır.

Ani gelişen, ileriki hayatta hasar bırakabilecek akciğer ve zarı hastalıklarını (ki en güncel covid, zatüre, tüberküloz vb) bile tanıyıp uygun tedavi ile süreci lehimize çevirip sekelsiz atlatma şansımızı yakalayarak maddi, manevi ve toplumsal moral değerlerini koruyabilmekteyiz.

Akciğer kanseri ne yazık ki yıllar içinde artmaktadır. Nüfus artışı, maruziyet, tütün ve türevi maddelerin kullanımı, radyoterapi gibi (akciğeri etkileyebilecek meme ve bas-boyun radyoterapileri), eskiden geçirilen hastalıklara bağlı sekel zemininde kanser gelişimi sebepler arasındadır. Kanserin zaman içerisinde küçük bir noktadan başladığı, büyüdüğü, genel olarak nodüler yapı kazandığını biliyoruz. Ayrıca akciğer zarı dışında ağrı duyusu olmayan doku içerisinde bulgu ve şikayet vermeden büyük boyutlara ulaşabildigini hatta diğer organlara yayıldığını görüyoruz. Geç tanı alınan ve tedavi şansı bu nedenle kısıtlı olan bu grupta ne yazık ki çevremizden duyduğumuz gibi yaşam konforu kısıtlı süresi az olmaktadır. Diğer yandan erken tanı alabilen akciğer kanserinin bilimsel olarak normal yaşam süresini ve konforunu sürdürebildigini biliyoruz.

Bildiğimiz gibi bir çok kanser ilerlediği zaman akciğer dokusuna da yayılabiliyor. Metastaz dediğimiz bu durum tedavi planlarımızı kısıtlıyor. Ancak eskiden de tespit edilmiş bir akciğer lezyonu-lekesi yeni kanserin yayılımı olmadığını göstermekte ve esas kanseri daha rasyonel daha radikal tedavi edebilme yolunu açmaktadır.

Mesleki ve çevresel maruziyet nedeni ile oluşabilecek ve erken saptandığı durumda akciğer doku kaybını önleyebilecek başta ve belki sadece etkenden uzaklaştırma ile önüne gecilebilecek onlarca hastalık olması akciğer grafisinin önemini artırmaktadır.

Zamanında tanı konamayan, tedavi edilemeyen bir çok akciğer hastalıkları gerek akciğer dokusunda harabiyet yaparak kalan yaşam için rezerv azalmasına yol açtığı gibi bulaşıcılık riski olan durumlarda toplum ve aile sağlığı açısından önem taşımaktadır.

Ancak akciğer hastalıklarında 0.5 mm kesit kalınlığında elde edilen Bilgisayarlı Tomografi görüntülerinde bile net tanıya gidilemediği durumların da olduğu bilinmelidir. Ki bu yüzden akciğer dal hastaneleri, ilgili kurumda birçok multidisipliner konsey yapılanmaları bulunmaktadır.

Kalp hastalıkları akciğer hastalıkları gibi önceden bulgu vermeyebilir. Kalp, aort ve ana damarlar hakkında bilgi sahibi olup birçok doğumsal ve kazanılmış kalp ve damar hastalığında (kalp büyümesi, asimetrik-farklı büyüyen kalp boşlukları ve dolayısıyla kalp kapak hastalıkları, kalp zarı hastalıkları, ana damarlarda genişleme, varyasyonlar, damar sertliği bulguları vb.) tanı koyabiliyoruz.

Omugaların (boyun, sırt ve bel) bir kısmı grafilerde seçilir ve özellikle meslek ve sosyal yaşamı sıkıntıya sokabilecek eğrilikler-skolyoz, varyasyonlar tanınabilir.

Kaburgalar göğüs kafesinin koruyucusu olmakla birlikte başta kırıkları gibi ağrılı ve ilerde derformasyon nedeni ile göğüs kafesinde sorun oluşturabilecek durumlarda; fazla kaburga (servikal kot) dediğimiz kol sinirlerine ve damarlara bası yapabilecek bir çok durum grafilerde tespit edilebilir. Ayrıca grafilere dahil olan sternum, omuz eklemleri ve çevresi patolojik durumlar da tespit edilebilir.

Diyafram diye adlandırılan gögüs ve karın içi yapılarını ayıran ince bir kas yapısından oluşan dokunun kendine ait hastalıkları (felç, tumör vb) olabileceği gibi diyaframın hemen altındaki karaciğer ve dalağın bir kısım hastalıkları, batın ve toraks ameliyatları sonrası diyafram konumu, görüntüsü ve harekelerinde değişikler ve sorunlar akciğer grafisi ile ortaya konabilir. Diyaframın kalp ve akciğer dokusu ile oluşturduğu sinüs dediğimiz sınırlar ve potansiyel boşluklar özellikle kalp-akciğer zarlarının etkilendiği durumlarda değerli görsel bilgiler verir.

Tiroid bezinin büyümesi ve çevre yapılara bası etkisi grafi kapsamına dahil ise görülebilir.

Yumuşak doku dediğimiz göğüs kafesine destek olan kas, bağ ve destek dokularda asimetri, şişlik, kireçlenme gibi durumlar seçilebilir.

Karın içi organlardan mide-barsak sisteminde genişleme bulguları, bir kısım karaciğer ve dalak hastalıkları da grafilerde tespit edilebilir.

Üç boyutlu karmaşık bir yapının, tek bir görüntü üzerine düşürülmesi nedeni ile tetkikin uygun cihaz, doz, pozisyon, yazılım ile yapılması gerekmektedir. Radyasyon gerektiren tetkikin bir daha yapılamaması ve en önemlisi patolojilerin gözden kaçmaması için işlemlerin ve yorumun donanımlı ve tecrübeli kişiler tarafından yapılması gerçeğini doğurmaktadır. Kurumumuz bünyesinde uygun en son teknoloji cihazlar bulunmakla ve yenilenmektedir.

Kullanılan radyasyon dozunun az olması, hazırlıksız, kolay uygulanabilinen, ulaşılabilir, getirisi-bilgisi fazla bir tetkik olan “akciğer grafisi” bu nedenle erken tanı için bilimsel olarak tüm dünyada “tarama testi” olarak kullanılmaktadır.

whatsapp